27 Kasım 2013 Çarşamba

ANKARA HAMAMÖNÜ



Hamamönü, Ankara’da bir hafta sonu sabahı, bir Ramazan akşamı ya da kentin yoruculuğundan sıkılanlara bir akşamüstü gezisi  için bulunmaz bir yer. Restore edilen tarihi evleri, gençlerle dolu hareketli kafeleri, camileri, konakları, sanatın birçok dalının icra edildiği mekanlarıyla Hamamönü hergün sayısız ziyaretçiye ev sahipliği yapmaktadır
Hamamönü Ankara’nın en eski yerleşim yerlerindendir ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında da birçok yazar ve siyasetçiye de ev sahipliği yapmıştır. Milli Mücadele Dönemi’nin önemli merkezlerinden olan bu tarihi yerde Mehmet Akif Ersoy’un evi de bulunmaktadır. Cumhuriyet’in bu önemli yerleşim yeri aslında sonraki yıllarda önemini yitirmişir. 2006’da başlatılan ve hala devam eden restorasyon çalışmalarıyla da yeniden eski cazibesine ulaşmıştır. Adını Karacabey’in yaptırdığı çifte hamamdan alan Hamamönü, günümüzde önemli bir kültür-sanat merkezi olarak da bilinir.
Hamamönü’nün görülmeye değer yapılarından bahsedecek olursak, rutin kültür sanat toplantılarının yapıldığı Kabakçı Konağı, Kamilpaşa Konağı, Beynamlızade Konağı ziyarete açıktır ve gezilebilmektedir. Yine Mehmet Akif Kültür Parkı’nın içinde bulunan Mehmet Akif Ersoy’un İstiklal Marşı’nı yazdığı evi de halen ziyarete açık bir müzedir. Hamamönü’ndeki Camiler ise, Kanuni Sultan Süleyman döneminde yaptırılan Taceddin Cami, Sarıkadı Cami, Karacabey Cami’dir. Ayrıca Altındağ Belediyesi’nin Sanat Sokağı olarak yaptırıp hizmete sunduğu sokakta, el yapımı ürünleri, hediyelik eşyaları bulabileceğiniz “El Ürünleri Pazarı” da ziyaretçilere hizmet vermektedir.
Hamamönü’nde yapacağız  bir gezi sonrasında oturup soluklanacağınız, yemek yiyip, çayınızı içebileceğiniz çok sayıda da mekanın olduğunu ve fiyatlarının da oldukça makul olduğunu söylemeden geçmeyelim.
Hamamönü, çok yorulmadan yapacağınız kısa bir tarih, kültür-sanat gezisini ve çekilmiş sayısız fotoğrafı sunar size. Tabi sonrasında da tarihi beyaz evlerin sıcak samimi bahçelerinde içeceğiniz tavşan kanı çayları…

19 Kasım 2013 Salı

BURSA ULU CAMİ



            Bursa, tarihi ve kültürel bir gezi için şüphesiz ilk akla gelen yerlerden biri… Osmanlı Devleti’nin önemli merkezlerinden olan Bursa’nın her köşesinde Osmanlı’nın izlerine rastlamak mümkün. Cami ve hanları ile meşhur bu tarihi şehre yolu düşenlerin ilk uğradıkları yerlerden biri de  Ulu Cami’dir. Size biraz Ulu Cami’nin özelliklerinden bahsetmek istiyorum.
Cami, Bursa’nın en önemli tarihi yapısıdır ve Evliya Çelebi’nin ifadesiyle de Bursa’nın Ayasofyasıdır. 1396-1399 yılları arasında Yıldırım Bayezıd tarafından yaptırılan Cami, çeşitli din alimlerince beşinci en yüksek mertebeli ibadethane olarak kabul edilir.
İhtişamlı mimarisi, tarihi ile ilgili rivayetler, Türk Tarihi’nin “namaz kılma alanı” bakımından en büyük camisi olması, hat sanatının en eşsiz örneklerini barındırması, Bursa’nın bu görkemli camisine her yıl yüz binlerce ziyaretçiyi çekmiştir.
Cami’de iç içe geçmiş dört tane ‎ harfinin olduğu bir tablo bulunmaktadır. Bu dört vav harfi; vezir(toplumun önemi bakımından), valide (ailenin önemi bakımından), vasi (vakfın, mülkiyetin önemi bakımından), vallahi (verilen sözün önemi bakımından) anlamlarını ifade eder. Bir rivayete göre de; Hızır a.s bu vav harflerinin önünde her gün bir vakit namaz kılmaktadır. Bu nedenle camiye gelen halk da vav harflerinin önünde namaz kılmaya önem vermektedir.
Güneş sisteminin işlendiği bir minberle henüz o tarihlerde bilinmeyen gezegenlerin haberinin verilmesi; nereden bakılırsa bakılsın kapısının yönünün daima size doğru olduğu Kâbe tablosu ile resim tekniğinin ne kadar ileri olduğunun anlaşılması Cami’nin diğer ilgi çekici özellikleridir.

Ayrıca Cami duvarlarında hat sanatının özel teknikleri ile yazılmış Kur’an ayetleri ve hadisler bulunmaktadır. Sadece tek harf ya da birkaç harften ibaret görünen bu yazılar halbuki ayet, sure ya da hadislere karşılık gelmektedir.

Yine Cami’nin ortasındaki kubbenin altında havuzlu, 18 köşeli bir şadırvan bulunur. Ulu Cami’nin özelliklerinden birisi olan şadırvanın yapılma nedeni şöyle anlatılır: Cami yapımı için arazi istimlak edilirken, şadırvanın bulunduğu yerdeki toprak parçasının sahibi olan kadın, arazisini satmak istememiş ve arazi zorla alınmış. Ancak daha sonra, zorla alınan yerde namaz kılınmaz düşüncesiyle o yere şadırvan yapılmıştır.

Bu bir sanat tarihi yazısı olmadığı için Cami’nin tüm hikayesini ve mimari özelliklerini anlatmayacağım. Sadece birkaç etkileyici yanından bahsettim. Size tavsiyem yolunuz Bursa’ya bir gün düşerse eğer, mutlaka Ulu Cami’yi ziyaret edin.